Şubat 25, 2013

Oscar Ödülleri Kırmızı Halı


Kargalar daha bokunu yemeden yazdığım kırmızı halı yazımdan hepinize merhaba. Ödüller açısından çok fazla şaşırtan sonucu olmayan, tempolu başlayıp ilerledikçe enerjisi düşen bir tören izledik. Kötü müydü, değildi tabi ama sabah 7ye kadar uyumuyoruz yani azıcık değsin istiyor insan.
Neyse, kırmızı halı fena değildi biraz da olsa bir ilerleme vardı sanki.

İlk olarak, tüm kırmızı halı boyunca beklenen biriyle başlamak istedim,


Eveeeet işte düğün pastaaaaam! En iyi kadın oyuncu ödülünü beklenildiği üzere alan Jennifer Lawrence, pasta giyip gelmeyi tercih etmiş. Pasta esprimi sevmediyseniz, ters huni giymiş de diyebilirim. Bir de canlı izlerken o kumaşı gördüm resmen döşemelik kumaş! Öyle kalın öyle kaba. Gece boyu otoriteler tarafından elbise ayakta alkışlandı, herkes bayıldı ben nefret ettim, kim giyer bunu allah aşkına? Saçı başı, makyajı, kolyesini sırtına takması falan hoşuma gitti ama. Bir de ödülünü almaya giderken düştü bebeğim,kıyamam hiç ona. Elbise Dior Couture.

Beğenmediklerimi hemen yazıp unutarak devam etmek istiyorum,


Salma Hayek'e, bu muhteşem Alexander McQueen elbisenin içine edebildiği için teşekkürü borç bilirim. Kadın kendini ikiye yarsa yine de şık olamayacak benim gözümde. Bu güzelim kadife, işlemeli elbiseye resmen acıdım, çok güzel çünkü yazık olmuş..


Bunu yazının neresine koyayım, koyayım mı ne yapayım diye düşünmekten kafayı yedim. A gerizekalı, besleme kılıklı Anne Hathaway zevksizliğe and mı içtin bu ne hal?! Prada bile yoldan çıkmış senin yüzünden kırmızı halı kıyafeti yerine mutfak önlüğü yapmış yanlışlıkla. Hiç haketmediği halde en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü aldı diye zaten bir kez daha nefret ettim, bir de bu elbiseyle iyice çileden çıkardı beni.


Jennifer Aniston benim gözümde öyle kıskanç ki bu Valentino elbiseyi, Altın Küre'deki Jennifer Lawrence'dan kıskanıp giydi bence. Ya da buna kakaladılar elbiseyi 'daha önce böyle bir model yapılmadı' falan diye. Kırmızı halıda kırmızı elbise bana mantıksız geliyor diyorum ama bu halılar kırmızı da değildi. Yine de elbise çok boş geldi, kumaş israfı..


"Her kim ki, her yıl Oscar'da kabarık peluş etekli elbise giymezse cezalandırılacaktır!" Bizim görmediğimiz bir yerde böyle bir bildiri var bence, her yıl inatla bu model elbise giyenlerin çoktan tükenmesi gerekirdi yoksa. Güzelim kızsın Amy Adams, bir de böyle prenses olmana hiç gerek yok azıcık daha iddalı kıyafetler seç kendine. Oscar de la Renta elbisesinden hiç elektrik alamadım..


İddialı kıyafet demişken, gecenin en beğendiğim iki elbisesi Naomi Watts'ın Armani Prive elbisesi ve Halle Berry'nin Versace elbisesi. Naomi'nin şıklığı şaşırtmasa da Altın Küre'deki felaketten sonra Halle Berry'i beğenebileceğimi düşünmezdim. Zaten yine tam olmamıştı yani saçı falan korkunçtu ama görmezden geliyorum. İkisi de risk alarak zor kumaşlar ve zor modeller tercih etmişler. İyi de etmişler.


George Clooney'nin aksesuarı Stacy Keibler -nişanlısı demeye dilim varmıyor- modeli çok güzel ama kumaşı çok paçoz bir elbise giymiş. Böyle uzaktan bakınca hoş gözüken Naeem Khan elbisesinin üstünde yüz binlerde pul payet işlemesi var. Ağırlık olmasın diye plastik payet kullanılmıştır, bu kadın da plastik işlemeli elbiseyle Oscar törenine gelecek kadar cahil cühela işte. George aç bebeğim gözünü, sen daha iyilerine layıksın. Ama elbiseye uzaktan bakınca hakikaten harika gözüküyor, söylemezsem ayıp.


Gecenin risk almamaya çalışan buna rağmen başarısız olanları bu 3 bayan arkadaş. Sandra Bullock, Elie Saab giymiş buna rağmen sevmedim. Nicole Kidman salağına artık denecek bir şey yok L'Wren Scott elbisesi ne idüğü belirsiz payet dolu bir elbiseydi, sanırım bu kadından soğudum artık ondan beğenmiyorum ne giyse. Adele, her zamanki Adele. Canlı Skyfall söyledi bebeğim, ödülünü de aldı, ağlamaklı oldu her zamanki gibi. Çok tatlı ama Jenny Peckham elbisesinin hiçbir esprisi yok.


Charlize Theron'u herkes çok beğendi, ben de kötü bulmadım ama Dior Couture elbisesi ve kısa saçlarıyla Altın Küre'deki Anne Hathaway'ın sarışın versiyonu olmamış mı? Baya öyle olmuş yani..
Yardımcı kadın oyuncu adaylarından Sally Field, Valentino elbisesiyle çok hoştu, minnoş bir ablamız zaten şaşırtmadı yani. 
Catherine Zeta Jones, gecede Chicago filmindeki performanslarından birini sergiledi, formundan bir şey kaybetmemiş onu gördük. Resimde pek belli olmasa da Zuhair Murad tasarımı metalik altın sarısı elbisesiyle Oscar heykeline benzemişti :)


Yine hiç risk almayan ama işte dünya güzeli olduğu için de her haliyle beğenmeye hazır olduğum Amanda Seyfried. Elbisesi Alexander McQueen. Kırmızı halıda röportaj yaparken 'oturmam imkansız içimdeki korse yüzünden iç organlarım patlayacak' dedi, Hollywood ünlülerinin bitmeyen dramına dikkat çekti ama yemezler tabi bana ver McQueen elbiseyi tüm gün nefes almamaya da varım.


En iyi kadın oyuncu adaylarından çok sevdiğim Jessica Chastain, saçları ve ten rengiyle uyumlu somon-bakır karışımı bir renkte elbise giymişti. Armani Prive elbiseyi çok beğendim ve özellikle Jessica'ya çok yakıştırdım. Tabi ne giyerse giysin geçen yılki Oscar'da giydiği o harika McQueen'den daha çok sevmem imkansız ama bu da çok başarılıydı.


Reese Witherspoon'un en son oynadığı filmi hatırlayan var mı? Kadın yüz yıllardır oyunculuk yapmıyor, çoluk çocuğa karıştı hala törenlerde demirbaş mübarek. Bir de yine hamile sanırım, karnı şişti baya hani hamile falan değilse baya büyük sıkıntısı var demektir. Elbisesi Louis Vuitton. Etek uçlarını sevmedim, kuyruktan bağımsız o kadar kumaş artmış az kes onu değil mi? Olmamış, olmamış..


 Kristen Stewert, kırmızı halıda o kadar tuhaftı ki. Histerik gibi bacaklarını sallıyor, avuçlarını sıkıyor, suratında 'siktir abi ne bok yiyorum ben' bakışı falan.. Sonra öğrendim ki ayağını kesmiş, koltuk değneğiyle falan yürüyor. Ayakta zor durduğundan triplere girmiş o kadar. Reem Acra elbisesi etek uçlarındaki o tüller olmasa çok güzel olacakmış. Kristen'a yakışmamış zaten ama bu kıza böyle hanım hanımcık elbiseleri zorla giydiriyorlar zaten eminim artık bir şey demiyorum o yüzden.


Gerizekalı kocasının yönettiği Argo filmi en iyi film ödülünü aldıktan sonra hırsımı Jennifer Garner'dan almak istedim ama tuhaf bir şekilde bu elbiseyi sevdim. Artık bu Gucci elbisenin Jennifer'ın üstündeki duruşundan mı, çok sevdiğim bir renk olan mürdüm oluşundan mı bilmiyorum ama arkadaki kuyruk falan sevimli geldi. Bu kızın da karnında şişlik vardı, hamile mi acebağğ? Yine de kocandan nefret ediyorum kadın! En iyi film ödülünü falan da haketmedi!

Son olarak geceden iki resim paylaşmak istiyorum,


 Ben çocuk sevmem, hele 9 yaşında en iyi kadın oyuncu dalında adaylığı olan, Armani elbise giyen, milyonlar kazanan çocukları hiç sevmem. Ama Quvenzhane Wallis prenses tacı, köpek çantasıyla çok tatlıydı. Bu kızın yeri orası değil diye biraz eski kafalı düşündüm ama bana ne tabi. İlerde anoreksik uyuşturucu bağımlısı falan olmasın yeter..


Ve yeryüzündeki en harika çift Helena Bonham Carter&Tim Burton çifti. Yine ikisi de saçı başı dağıtmış, hiç etrafla oralı olmadan eğleniyorlardı. Sürmesini istediğim tek ilişki bu sanırım onun dışında herkes ayrılsın ehehehehe :)


Evet bir kırmızı halının daha sonuna geldikkk.. Taa yazın Cannes başlayana kadar, daha da kırmızı halı yazmam. Yakın zamanda bir çekiliş yaparız diye düşünüyorum, takipte kalııııın!
Read More

Şubat 21, 2013

Oscar Filmleri / 3

Lincoln

Amerika'nın 16. başkanı Abraham Lincoln'ün köleliği kaldırmak ve iç savaşı bitirmek için uğraştığı dönemin anlatıldığı film aşırı şekilde sıkıcı. Ve bir dönem filmi olduğu için sıkıcı olması başarılı olduğu anlamına gelir bence. Tarihsel filmler, bu konuya olan ilgimden dolayı beni cezbetse de Lincoln'ün bitmek bilmez diyaloglarla dolu sahneleri bir yerden sonra baymaya başladı. Arada mecliste çıkan kavgalar biraz aksiyon sağladı sağolsunlar. Ama dediğim gibi bu bir dönem filmi ve akmayan bir yapısı olması doğal.
Lincoln rolünde, Gangs of New York filminden beri çocukluk aşkım olan Daniel Day Lewis var, en iyi erkek oyuncu dalında Oscar adayı ve Altın Küre sahibi. Film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın ve erkek oyuncu, en iyi film dahil 12 dalda aday. Mekan,kostümler, dekor gerçekten Spielberg bebeğimiz bir kez daha kendine hayran bıraktı. 
Lincoln, gerçekte nasıl biriydi canlı görmediğimden rol ona ne kadar benzemiş bilemem ama filmdeki Lincoln az ama öz konuşan, derin bir adam da olsa ağır aksak, sessiz, eziğimsi bir adam. Bir bizim başbakana, bakanlara baktım bir ona baktım valla içim acıdı. Allahtan bir yerden sonra isyan edip yumruğunu masaya vurdu da mutlu oldum. Gerçek bir hayat hikayesi anlattığı için ödül töreninde Argo ile kapışacaklar gibi, ama Les Miserables da güçlü bir aday, sonucu 24 Şubat gecesi göreceğiz artık.





Les Miserables / Sefiller

Victor Hugo'nun meşhur romanından uyarlama müzikal film çok güzel yani hikayesini çok sevdim ama fazla müzikal olmuş. Filmde tek bir düz diyalog yok, Lincoln'de bitmeyen konuşmalardan sıkılınca başıma bunun gelmesine şaşmamalı, her konuşma şarkılı türkülü şekilde bu da bayıyor. Ölmek üzereyken, acı çekerken, tehdit ederken vs. her an şarkı söyleyerek konuşmak bana abartı geldi. Yine 5745487 saat süren upuzuuun bir film ara ara tıkanıyor ama sevdiriyor kendini. 
Ekmek çaldığı için 20 yıl ceza çeken, sonrasında şartlı tahliyesini bozup yeni ve düzgün bir hayat kurmaya çalışan bir adamın hem bu amacını gerçekleştirmek hem de her yerde karşısına çıkan, onu yakalamaya yemin etmiş müfettişten kaçma çabalarını anlatıyor çok yüzeysel bir özet olarak. Başrolde Hugh Jackman var, müfettiş rolünde Russell Crowe. İkisine de bayıldım muhteşem oynamışlar. Anne Hathaway filmde oynamıyor desem yeri, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü ona fazla bence. Filmin sürprizi kesinlikle Helena Bonhem Carter ve Sacha Baron Cohen ve sanki bir Tim Burton filmi karakterleri gibiydiler, hiç yadırgamadım izlerken. En çok Eponine ve Gavroche karakterlerini sevdim, en çok da onlara üzüldüm.
Müzikal sevmeyenleri intiharın eşiğine getirecek bir film ama sırf kadrosu için bile izlenmeye değer. En iyi film dalında Lincoln ile, en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında da Django'dan Christoph Waltz ile yarışacaklar bence.







Read More

Şubat 19, 2013

Oscar Filmleri / 2

Akademi Ödülü adayı filmlere devam ediyoruz. İlk yazıda Silver Linings Playbook ve Life OF Pi filmlerini yazmıştım. Şimdi sırada Django Unchained ve Argo var.
Bu arada bu Oscar filmleri vizyona çok geç giriyor diye atıp tuttum ama maşallah bu yıl hepsi vizyondaymış.

Django Unchained / Zincirsiz


Film, tam anlamıyla bir Tarantino filmi. Bilenler, sevenler ne demek istediğimi anlamışlardır. Biraz uzun (2saat 45 dk) ama hiç sıkmıyor sadece diyalog olan sahneler bile baymadı beni. Oscar'da iki güçlü adaylığı var. En iyi senaryo ve en iyi yardımcı erkek oyuncu ki Altın Küre'yi de bu iki dalya aldı zaten. Kelle avcısı rolüyle yardımcı erkek oyuncu adayı Christoph Waltz'ı Soysuzlar Çetesi filmindeki mükemmel rolünden hatırlarsınız. Burada da psikopat adamı harika oynamış ba-yıl-dım! Kelle avcımızın kendisine yardımcı olarak satın aldığı köle Django'yu Jamie Fox oynuyor. Bana sorarsanız oyunculuk bakımından biraz gölgede kalmış. En iyi erkek oyuncu adaylığı olmamasının sebebi Akademi'nin de böyle düşünmesidir belki.
Filmin ikinci yarısında tanıştığımız bir diğer psikopat Mösyö Candie rolünde Leonardo DiCaprio var. Ve onun 'yaltakçısı' rolünde Samuel L. Jackson'ı izliyoruz ki kendisini tanımakta zorlanabilirsiniz Yine ve yine adama hayran olmak garanti!
Django'nun amacı köle olarak satılan karısını kurtarmak. İki adamın bu yolda yaşadıklarını izliyoruz. Siyahilerin sadece köle olarak alınıp satıldığı 1800lü yıllarda Django, gittiği her yerde özgür bir adam olarak nefret-kıskançlık arası bir duygu uyandırıyor. Ufak bir bölümde her zamanki gibi kendisini gösteren yönetmenimiz Tarantino asıl konunun dışında her küçük ayrıntıya özen göstermiş. Filmde kaç defa 'niggaaa' dendi sayamadım, Tony Montana'nın Scarface'de 'fuck' deme rekoruyla yarışır.
Neyse baya uzattım, film süper, absürt diyaloglar, kan, komedi, dram tam olarak Tarantino'dan beklediğimiz şeyler. Konu güzel, oyuncular güzel, film vizyonda kaçırmayın..





Argo

Gerçek hikayeden uyarlama Argo'yu hep ertelemiştim siyasi sıkıcı bir film diye. Başta öyle ilerlese de gayet keyifle izledim. 70'lerin sonunda İran-Amerika arasında geçen filmde, Amerika'da tedavi gören Şah'ın İran'a iade edilmesini isteyen İran halkı ayaklanıp Amerikan büyükelçiliğine saldırıyor ve tüm elçilik çalışanları rehin alınıyor. Bir şekilde kaçıp Kanada elçisinin evine sığınan 6 kişiyi ve kalan rehineleri kurtarmak için başlatılan operasyon anlatılıyor. Zamanında bu operasyon fikri kimin aklına geldiyse baya yaratıcı bir adammış :) Filmde operasyonu yürüten rehine kurtarma uzmanımızı filmin yönetmeni de olan Ben Affleck oynuyor. Kendisine öyle gıcık oluyorum ki sigara içişine kadar her şeyine bok atmaya çalıştım filmde ama hakkını da yiyemem güzel yönetmiş. Altın küre'de en iyi yönetmen ve film ödüllerini de topladı zaten. Oscar'da da en iyi film, en iyi uyarlama senaryo dahil 5-6 dalda falan aday,tam rakamı bilmiyorum. Ama yönetmenlik dalında adaylığı yok. En iyi film ödülünü alacak kadar iyi mi bilemedim ama akademi her zaman gerçek hayat hikayelerini sever, bu filmin şansı da bu bence.
Genel olarak, başlarda biraz sıksa da sonradan açılan, siyasi bir film olmanın yanında ara ara güdüren de bir film. Ben Affleck salağına rağmen sevdim.






Read More

Şubat 15, 2013

Oscar Filmleri / 1

24 Şubat'ta yapılacak Oscar Ödül Töreni'ni deli gibi beklerken biraz fikrimiz olsun diye güçlü adaylıkları olan filmleri inceleyelim dedim. Çoğu film henüz ülkede vizyona girmedi her yıl bu oluyor zaten ve ben sadece kırmızı halıyı izleyip onlara bilmiş bilmiş yorum yapmaktan nefret ediyorum. Bu yıl iş edindim kendime oturdum teker teker bir çoğunu izledim.
İlk önce vizyondan geçmiş iki film Silver Linings Playbook ve Life Of Pi var.

Silver Linings Playbook / Umut Işığım







Silver Linings Playbook filmini çok sevdim. Bu yıl en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi kadın ve erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın ve erkek oyuncu,en iyi kurgu ve en iyi uyarlama senaryo adaylığı var. Altın kürede sadece Jennifer Lawrence en iyi kadın oyuncu ödülünü alabildi. Diğer adaylar biraz daha güçlüydü, olması gereken oldu bence. Ama hiç adaylığı olmasa bile izleyin diyeceğim bir film.
Konusu iki delinin birbirine aşık olma süreci bana göre. Ciddi travmalar yaşamış, deli damgası yemiş (ki bence hiç de deli değiller, o kadar şeyden sonra son derece haklı buldum onları) iki insanın bir araya gelmeleri ve kendi 'çıkarları' için birbirlerine birer iyilik yapmalarını anlatıyor. Tuhaf şekilde tanışmalar, abuk randevular vs. ile başlayan ilişkiler gerçek hayatta da hep daha samimi gelmiştir bana. Filmde de bunu fazlasıyla yapmışlar. 'Bende niye yok bu' diye içlenmedim değil. Robert De Niro'nun, oğlundan daha deli bir babayı oynadığı karakteri de filmin bonusu kesinlikle. Hunger Games'de çocuk olarak izlediğimiz Jennifer Lawrence'da hiç çocuk olmadığını gösterdi ve oyunculuğu bence de çok iyiydi, Oscar'ı da alırsa şaşırmam. Film bittiğinde mutsuz olmayacağınız garanti.

Life Of Pi / Pi'nin Yaşamı 







Life Of Pi son zamanlarda izlediğim görsel açıdan en iyi film. Hintli bir çocuğun, ailesi ve sahip oldukları hayvanat bahçesinde bulunan hayvanlarla birlikte Kanada'ya göç ederken geminin batması sonucu bir filika ve kaplanla birlikte hayatta kalma mücadelesini anlatan film bir kitaptan uyarlama. Pi'nin tek başına hem ailesini kaybetmesinin üzüntüsünü yaşaması, birlikte kurtulduğu kaplana olan sevgisi, denizde olan o görsel şölen, kurtulduktan sonra yaşadıkları çok etkileyiciydi. Life Of Pi kitabını okumadım ama muhtemelen her zaman olduğu gibi kitabı çok daha iyidir. Buna rağmen Altın Küre'de "filme çevrilmesi imkansız bir kitabın uyarlaması" diye adlandırılan hikayenin film hali çok başarılı. Ang Lee abimiz yapmış yani. Oscar'da 11 adaylığı var, Altın Küre'de sadece en iyi müzik ödülünü aldı ve haksızlığa uğradı bence.
Hala sinemalarda ve 3 boyutlu oynuyor. Hala izlemediyseniz, büyük kayıp. Dvd için beklemeyin, sinemada 3 boyutlu izleyin.

Bugünlük bu kadar :) Sırada Lincoln, Les Miserables, Django Unchained, Argo var. Başka film izlemeye fırsat bulursam onları da yazacağım.

Read More

Şubat 02, 2013

Sevgililer Günü Kıyafeti

 
Son derece mantıksız bulduğum 'sevgililer günü' geldi gelecek. Yıldönümü ve doğum günleri dışında diğer özel günlere pek ehemmiyet vermesem de güzel güzel giyinip süslenmek, sevgilimle hoş bir yemek yemek, bir şeyler içmeye gitmek 14 Şubat dışında yılın herhangi bir gününde de beni mutlu edecek bir aktivite olduğundan size de tavsiyem öyle hediyedir, sürprizdir işlerine girmeyin ama güzel bir günü de kendinize çok görmeyin.

Aslında o gün için gidilebilecek mekanlar yazmayı düşündüm ama öyle mekanlar ben de pek bilmediğimi farkettim :) ancak arkadaşlarla nerede eğlenilir, nereye gidilir onu bilirim ben. O yüzden, romantik planlamalarda pek becerikli olamasam da karşı tarafı memnun etmek için her türlü ayarlamayı yaptıktan sonra sıra kendinizi memnun etmeye geldiğinde devreye ben girebilirim diye düşündüm ve o gün neler giyebileceğinize dair bir şeyler yazmak istedim. 

Önce daha kısa olacağına inandığım için erkeklerden başlayalım. Beyler, biz kadınlar sizin giydiğiniz ayakkabılara, pantolonunuzun paça darlığına, bel yüksekliğine, gömleğinizin açık olan düğme sayısına vs. pek çok minik detaya kafayı takmış durumdayız, bu yüzden siz de kendinizle ilgili bu detaylara önem verin.

Benim şahsi fikrim şık bir gömlek ve kazak kombini olacaktır. Ya da sadece kazak da olabilir. Üstüne kaşe bir palto ve yün atkı da sizi tamamlayacaktır. Yine şahsi fikrim olarak rengarenk dar paça pantolonları, tuhaf zımbalı bilmem neyli aksesuarları 'sokak stili' adı altında resimlerde görüp beğensem de öyle giyinen bir sevgiliyi ancak bir kuyudan aşağı atarım. Her zaman koyu ve kararlı renklerden, klasik modellerden yanayımdır. Ama kız arkadaşınız sizi nasıl beğeniyorsa tabi ki öyle olun, benim şahsi fikrimi boşverin. (yine de cart sarıdan, pembeden falan uzak durun nolur yaa göz zevki denen bir şey var). 

Ve kadınlar, işimiz ne zor değil mi? :) Yılbaşı için biraz kolaya kaçıp tek parça elbise önerileri vermiştim ama bu sefer işi biraz zorlaştıralım dedim. Güzel parçaları bulmak kolay, kombinlemek zor. 

Tek parça odaklı olmak üzere pantolon-bluz+ceket, etek-bluz+ceket kombini yapabilirsiniz. Ben buna göre bir yazı yazdım. Önce bluzlarla başlayalım,


Bu aztek deseni mi etnik desen mi artık her ne deniyorsa son yıllarda gelmiş en güzel moda akımlarından biri bence. Benim Zara ve Mudo'da bulduğum bu gömlekler size yol gösterebilir. Muhtemelen pek çok yerde vardır ve o gece için sade bir etek ya da pantolonla çok güzel olurlar!


Klasikten şaşman, risk almam derseniz bu kararınızı hoş görmeyerek en azından dekolte olsun derim. Transparan kumaş ya da kollarda/yakada dekolte kullanın ki klasik derken klişe olmayın. Ve mutlaka bu sadeliği hareketlendirecek kumaşta pantolonlar seçin.
Yani,



Hareketli pantolonlar dediğim, hepinizin dolabında olan çiçek baskılı ya da cart renkli dar paça kotlar değil tabi ki. Onları dolabınızın ücra köşelerine yollama vakti geldi. Kısa paçalı, mümkünse kumaş pantolonlar seçin. Bir kadını o kadar asil ve zarif gösteriyorlar ki..
Kısa sivri burun topuklular ya da babetlerle kombinleyebilirsiniz. Tabi bu ayakkabı konusu biraz göreceli, hava soğuk, toplu taşıma kullanmanız gerekebilir vs. pek çok sebepten dolayı bu kombin size uymayabilir.
O zaman çok bilindik bir yöntem olan ayakkabıyı yanında götürme taktiği işinize yarayacaktır.
Görsellerdeki pantolonlar için Zara ve Twist'e müracaat.

Pantolonda anlaşamadıysak eteklere bakalım o zaman :)





Bana sorarsanız dapdar dizaltı etekler. Düz renk de olabilir desenli de olabilir. Ama o zaman da altına nasıl ayakkabı üstümüze nasıl manto giyeceğiz sorunu ortaya çıkıyor. Ben aylar önce diz altı antrasit bir etek aldım hala ayakkabı bulamadığım için 1 defa bile giymedim :( Çünkü topuklu giymeyi sevmiyorum, düz taban da ne giyilir bunun altına bu soğuk havalarda hala cevap bulabilmiş değilim. Sanırım bu etekleri topuklu ayakkabı ve kısa ceket ya da montlarla giymek en uygunu eğer arabanız varsa ve üşüme sorununuz yoksa.
Onun dışında kısa mini ya da çan etekleri opak çorapla giyebilirsiniz. Çok üşürseniz çift kat çorap giyin diyeceğim ama geceniz nasıl biter bilemiyorum adamın yanında rezillik olmasın ehehe :)
İpekyol-Twist'in rengarenk desenli etekleri en çok beğendiklerim arasında.

Son olarak güzel bluzlarınızın üstüne güzel ceketler lazım. Tüvit ceket bu kışın en önemli parçasıydı bence ne almaya ne de giymeye doyamadım hala. Tüvit olmazsa kalın kumaşlı ya da kadife güzel desenli ceketler süper olur. Benim görsellerim Zara'dan ama başka pek çok yerde de var.


Benim size önerilerim böyle. Moda diye giydiğiniz her parçanın iddialı olmasına gerek yok. Bluzunuz, pantolonunuz artık siz hangisini isterseniz sadece tek bir parçada dikkat çekici olun diğerlerini sade tutun. Dekolteyi es geçmeyin.

Ayakkabı ve çanta konusunda bir şey yazmadım ama ikisini de aynı renk tutmak her zaman kurtarıcıdır.
Hadi bakalım şimdiden romantik bir gün diliyorum..

Read More
Blogger tarafından desteklenmektedir.

© Elif'in Mesajı Var, AllRightsReserved.

Designed by FashionsLetter